NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
1 - (1471) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي قال:
قرأت على مالك
بن أنس عن
نافع، عن ابن
عمر ؛ أنه طلق
امرأته وهي
حائض. في عهد
رسول الله صلى
الله عليه وسلم.
فسأل عمر بن
الخطاب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
ذلك ؟ فقال له
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم:
"مره
فليراجعها. ثم
ليتركها حتى
تطهر. ثم تحيض. ثم
تطهر. ثم، إن
شاء أمسك بعد،
وإن شاء طلق
قبل أن يمس.
فتلك العدة
التي أمر الله
عز وجل أن يطلق
لها النساء".
{1}
Bize Yahya b. Yahya
et-Temîmî rivayet etti. Dediki: Mâlik b. Enes'e, Nâfi'den dinlediğim, onun da
İbni Ömer'den naklen rivayet ettiği şu hadîsi okudum :
İbni Ömer Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında hayız hâlinde karısını boşamış.
Müteakiben Ömer b. Hattâb bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
sormuş. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kendisine şunları söylemiş :
«O'na emret de karısına
dönsün! Sonra kadın temizlenip ba'dehu hayzını görünceye ve tekrar
temizleninceye kadar onu terk etsin! Ondan sonra artık isterse nikâhında tutar;
dilerse yakınlık etmeden boşar. İşte» kadınların kendisi için boşanmasını Allah
(Azze ve Ce/l)'nin emrettiği iddet budur.»
(1471) حدثنا
يحيى بن يحيى
وقتيبة وابن
رمح (واللفظ ليحيى).
(قال قتيبة: حدثنا
ليث. وقال
الآخران:
أخبرنا الليث
بن سعد) عن
نافع، عن
عبدالله ؛ أنه
طلق امرأة له
وهي حائض.
تطليقة واحدة.
فأمره رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
يراجعها ثم
يمسكها حتى
تطهر. ثم تحيض
عنده حيضة
أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر من حيضتها.
فإن أراد أن
يطلقها
فليطلقها حين
تطهر من قبل
أن يجامعها.
فتلك العدة
التي أمر الله
أن يطلق لها
النساء. وزاد
ابن رمح في روايته:
وكان عبدالله
إذا سئل عن
ذلك، قال لأحدهم:
أما أنت طلقت
امرأتك مرة أو
مرتين. فإن رسول
الله صلى
الله عليه
وسلم أمرني
بهذا. وإن
كانت طلقتها
ثلاثا فقد
حرمت عليك حتى
تنكح زوجا
غيرك. وعصيت
الله فيما
أمرك من طلاق
امرأتك. قال
مسلم: جود
الليث في
قوله: تطليقة واحدة.
{…}
Bize Yahya b. Yahya iîe
Kuteybetü ve İbni Rumh rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Kuteybe (Bize Leys
rivayet etti) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Leys b. Sa'd, Nâfi'den, o da
Abdullah'dan naklen haber verdi, dediler.
Abdullah karılarından
birini hayız hâlinde bir talâkla boşamış da Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) karısına ric'at etmesini, sonra kadını temizlenip onun yanında ikinci
bir hayız görünceye kadar alıkoymasını ve kadına o hayızdan temizleninceye
kadar da mühlet vermesini kendisine emir buyurmuş; şayet kadını boşamak isterse
kadın temizlendiği vakit onunla cima' etmeden boşamasını, işte kadınların
kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddetin bu olduğunu bildirmiş.
îbni Rumh kendi
rivayetinde şunu da ziyâde etti: «Abdullah bu mesele sorulduğu vakit soranlara
: Eğer karını bir veya iki defa boşadı isen Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) bana işte bunu emretti. Üç defa boşadı isen başka kocaya varmadıkça
kadın sana haram olmuştur. Hem karını boşaman hususunda sana verdiği emirde
Allah'a âsî oldum; derdi.»
Müslim der ki: Leys «bir
talâk» sözünde belleyişli davranmıştır.
(Çünkü başkaları burada hataya düşmüş; bir yerine «üç talâk»
demişlerdir.)
2 - (1471) حدثنا
محمد بن
عبدالله بن
نمير. حدثنا
أبي. حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر. قال:
طلقت
امرأتي على
عهد رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وهي
حائض. فذكر
ذلك عمر لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
فقال:"مرة
فليراجعها. ثم
ليدعها حتى
تطهر. ثم تحيض
حيضة أخرى.
فإذا طهرت
فليطلقها قبل
أن يجامعها.
أو يمسكها.
فإنها العدة
التي أمر الله
أن يطلق لها
النساء". قال
عبيدالله: قلت
لنافع: ما صنعت
التطليقة ؟
قال: واحدة
اعتد بها.
{2}
Bize Muhammed b.
Abdillâh b. Numeyr rivayet etti. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki):
Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da îbni Ömer'den naklen rivayet etti. İbni Ömer
şöyle demiş:
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) zamanında karımı hayız halinde boşadım. Müteakiben (babam)
Ömer bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anlatmış da şöyle
buyurmuşlar :
«Ona emret de karısına
dönsün! Sonra onu temizlenip başka bir hayız görünceye kadar terk etsin. Kadın
temizlendiği vakit ya onu cima' etmeden boşasın yahud nikâhında tutsun! Çünkü
kadınların kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddet budur.»
Ubeydullah demiş ki:
«Nafi'ye: Boşama ne oldu? dedim. Bir talâktır; onu saydı, dedi.»
(1471) وحدثناه
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
المثنى. قالا:
حدثنا
عبدالله بن
إدريس عن
عبيدالله،
بهذا
الإسناد،
نحوه. ولم
يذكر قول
عبيدالله
لنافع. قال
ابن المثنى في
روايته:
فليرجعها.
وقال أبو بكر:
فليراجعها.
{…}
Bize bu hadîsi Ebû Bekr
b. Ebî Şeybe ile İbni'l-Müsennâ'da rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah
b. İdris, Ubeydullah'dan bu isnadla bunun benzerini rivayet etti. Ebû Bekr,
Ubeydullah'ın Nâfi'ye söylediği sözü zikretmedi.
Îbnil-Müsennâ kendi
rivayetinde : «Ona dönsün» dedi; Ebû Bekr ise: «Ona müracaat etsin» tâbirini
kullandı.
3 - (1471) وحدثني
زهير بن حرب.
حدثنا
إسماعيل عن
أيوب، عن نافع
؛ أن ابن عمر
طلق امرأته
وهي حائض.
فسأل عمر
النبي صلى
الله عليه وسلم.
فأمره أن
يرجعها ثم
يمهلها حتى
تحيض حيضة
أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر. ثم
يطلقها قبل أن
يمسها. فتلك
العدة التي
أمر الله أن
يطلق لها النساء.
قال: فكان
ابن عمر إذا
سئل عن الرجل
يطلق امرأته
وهي حائض
يقول: أما أنت طلقتها
واحدة أو
اثنتين. إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أمره أن
يرجعها. ثم
يمهلها حتى تحيض
حيضة أخرى. ثم
يمهلها حتى
تطهر. ثم
يطلقها قبل أن
يمسها. وأما
أنت طلقتها
ثلاثا. فقد
عصيت ربك فيما
أمرك به من
طلاق امرأتك. وبانت
منك.
{3}
Bana Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail, Eyyûb'dan, o da Nafi'den naklen rivayet
etti ki,
İbni Ömer karısını hayız
hâlinde boşamış. Müteakiben Ömer (bunu) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sormuş
da kadın'a dönmesini, sonra ona başka bir hayız görünceye kadar mühlet
vermesini, sonra temizleninceye kadar (yine) mühlet vermesini emir buyurmuş.
Ondan sonra kadına yakınlık etmeden boşamasını, kadınların içerisinde
boşanmasını Allah'ın emrettiği müddetin bu olduğunu söylemiş.
Artık İbni Ömer
kendisine hayız halinde karısını boşayan bir adam (ın hali) sorulunca şu cevabı
verirdi:
«Eğer onu bir veya iki
defa boşadı isen gerçekten Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana karıma
dönmemi, sonra diğer bir hayız görünceye kadar ona mühlet vermemi, sonra
temizleninceye kadar (yine) mühlet vermemi, daha sonra ona yakınlık etmeden
boşamamı emretti. Şayet üç defa boşadı isen karını boşaman hususunda sana
verdiği emirde Rabbine muhakkak isyan etmişsin demektir. Karım da senden bâin
olmuştur.»
4 - (1471) حدثني
عبد بن حميد.
أخبرني يعقوب
بن إبراهيم. حدثنا
محمد (وهو ابن
أخي الزهري)
عن عمه. أخبرنا
سالم بن
عبدالله ؛ أن
عبدالله بن
عمر قال: طلقت
امرأتي وهي
حائض. فذكر
ذلك عمر للنبي
صلى الله عليه
وسلم. فتغيظ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. ثم
قال: "مره
فليراجعها.
حتى تحيض حيضة
أخرى
مستقبلة، سوى
حيضتها التي
طلقها فيها.
فإن بدا له أن
يطلقها،
فليطلقها
طاهرا من
حيضتها. قبل
أن يمسها.
فذلك الطلاق
للعدة كما أمر
الله". وكان
عبدالله
طلقها تطليقة
واحدة. فحسبت
من طلاقها. وراجعها
عبدالله كما
أمره رسول
الله صلى الله
عليه وسلم.
{4}
Bana Abd b. Humeyd
rivayet etti. (Dediki): Bana Yâkub b. İbrahim haber verdi. (Dediki): Bize
Muhammed yâni Zührî'nin kardeşi oğlu, amcasından naklen rivayet etti.
(Demişki): Bize Sâlim b. Abdillâh haber verdiki, Abdullah b. Ömer şunları
söylemiş :
Karımı hayız halinde
boşadım. (Babam) Ömer bunu Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e anmış da
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kızmış. Sonra şöyle buyurmuş :
«Ona emret de kadına
dönsün! Tâ ki kadın, içerisinde boşadığı hayızdan başka yeni bir hayız görsün;
ondan sonra boşamak isterse onu hayzından temiz iken ve cima' etmeden boşasın!
İşte Allah'ın emrettiği vecîhle iddet için talâk budur.»
Abdullah karısını bir
defa boşamış; bu da kadının talâklarından (biri) hesab edilmişti. Abdullah
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kendisine emrettiği vecihle
karısına dönmüştü.
(1471) وحدثنيه
إسحاق بن
منصور. أخبرنا
يزيد بن عبدربه.
حدثنا محمد بن
حرب. حدثني
الزبيدي عن
الزهري، بهذا
الإسناد. غير
أنه قال: قال
ابن عمر:
فراجعتها.
وحسبت لها
التطليقة
التي طلقتها.
{…}
Bana bu hadîsi İshâk b.
Mansûr da rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Abdi Kabbih haber verdi.
(Dediki): Bize Muhammed b. Harb rivayet etti. (Dediki): Bana Züheydî, Zührî'den
bu isnadla rivayette bulundu. Yalnız o şöyle dedi:
«İbni Ömer demişki:
Bunun üzerine ben karıma ric'at ettim. Yapmış olduğum talâk da kadın için talâk
sayıldı.»
5 - (1471) وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة
وزهير بن حرب
وابن نمير.
(واللفظ لأبي
بكر) قالوا:
حدثنا وكيع عن
سفيان، عن
محمد ابن
عبدالرحمن،
(مولى آل طلحة)
عن سالم، عن
ابن عمر ؛ أنه
طلق امرأته
وهي حائض. فذكر
ذلك عمر للنبي
صلى الله عليه
وسلم. فقال: "مره
فليراجعها. ثم
ليطلقها
طاهرا أو
حاملا".
{5}
Bize Ebû Bekr b. Ebı Şeybe
ile Züheyr b. Harb ve İbni Numeyr rivayet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir.
(Dedilerki): Bize Vekî' Süfyân'dan, o da ÂIi Talha'nın âzâdlısı Muhammed b.
Abdirrahmân'dan, o da Sâlim'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti ki,
İbni Ömer karısını hayız
halinde boşamış. Müteakiben (babası) Ömer bunu Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e anmış da:
«O'na emret, karısına
ric'at etsin! Sonra onu ya temizken yahud hâmile olduğu halde boşasın!»
buyurmuşlar.
6 - (1471) وحدثني
أحمد بن عثمان
بن حكيم الأودي.
حدثنا خالد بن
مخلد. حدثني
سليمان (وهو
ابن بلال).
حدثني
عبدالله ابن
دينار عن ابن
عمر ؛ أنه طلق
امرأته وهي
حائض. فسأل
عمر عن ذلك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فقال:
"مره
فليراجعها
حتى تطهر. ثم
تحيض حيضة
أخرى. ثم تطهر.
ثم يطلق بعد،
أو يمسك".
{6}
Bana Ahmed b. Osman b.
Hakîm el-Evdî rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Mahled rivayet etti.
(Dediki): Bana Süleyman yâni tbni Bilâl rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah
b. Dînâr, İbni Ömer'den naklen rivayet ettiki, İbni Ömer karısını hayız hâlinde boşamış.
«Ona emret, kadın
temizlenip diğer bir hayız görünceye ve (ondan da) temizleninceye kadar ona
ric'at etsin! Bilâhare boşasın, yahud nikâhı Müteakiben Ömer bunu Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sormuş da: altında tutsun!» buyurmuşlar.
7 - (1471) وحدثني
علي بن حجر
السعدي. حدثنا
إسماعيل بن إبراهيم
عن أيوب، عن
ابن سيرين.
قال: مكثت
عشرين سنة
يحدثني من لا
أتهم ؛ أن ابن
عمر طلق امرأته
ثلاثا وهي
حائض. فأمر أن
يراجعها.
فجعلت لا أتهمهم،
ولا
أعرف
الحديث، حتى
لقيت أبا
غلاب، يونس بن
جبير الباهلي.
وكان ذا ثبت.
فحدثني ؛ أنه
سأل ابن عمر.
فحدثه ؛ أنه
طلق امرأته
تطليقة وهي
حائض. فأمر أن
يرجعها. قال
قلت: أفحسبت
عليه ؟ قال:
فمه. أو إن عجز
واستحمق ؟.
{7}
Bana Aliyyü'bnü Hucr
Es-Sa'di rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. İbrahim, Eyyûb'dan, o da İbni
Sîrîn'den naklen rivayette bulundu. İbni Sîrîn şöyle demiş: Kendisini itham
etmediğim bir zât bana yirmi senedir şu hadîsi rivayet eder durur :
İbni Ömer karısını hayız
halinde iken boşamış da kendisine karısına dönmesi emir buyurulmuş.
Ben râviyi itham
etmiyor, fakat hadîsi de bilmiyordum. Nihayet Ebû Gallâb yûnus b. Cübeyr
el-Bâhilî'ye rastladım. Bu zât özü sözü sağlam biri idi. Bana anlattığına göre
kendisi İbni Ömer'e sormuş; o da karısını hayız hâlinde bir defa boşadığını,
sonra rîc'at'a me'mur olduğunu rivayet etmiş. Ebû Gallâb dedi ki, ben :
— Bu talâk senin
aleyhine hesab edildi mi? diye sordum. İbni Ömer:
— Ne demek, (insan) acz
gösterip ahmaklık etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi? cevâbını verdi.
(1471) وحدثناه
أبو الربيع
وقتيبة قالا:
حدثنا حماد عن
أيوب، بهذا
الإسناد،
نحوه. غير أنه
قال:
فسأل
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم. فأمره.
{…}
Bize bu hadîsi
Ebu'r-Rabî ile Kuteybe dahî rivayet ettiler. (Dedilerki); Bize Hammâd,
Eyyûb'dan bu isnâdla bunun benzerini rivayet etti. Yalnız o: «Bunun üzerine Ömer
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sormuş; o da kendisine emir buyurmuş.»
dedi.
8 - (1471) وحدثنا
عبدالوارث بن
عبدالصمد.
حدثني أبي عن جدي،
عن أيوب، بهذا
الإسناد. وقال
في الحديث:
فسأل
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم عن ذلك ؟
فأمره أن
يراجعها حتى
يطلقها طاهرا
من غير جماع.
وقال: "يطلقها
في قبل عدتها".
{8}
Bize Abdülvâris b.
Abdissamed rivayet etti. (Dediki): Bana babam, dedemden, o da Eyyûb'dan bu
isnadla rivayette bulundu. O bu hadîste şunu da söyledi:
«Müteakiben bu meseleyi
Ömer Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sormuş da o'na oğlunun karısına
dönmesini, tâ ki onu cima' etmeksizin temiz olduğu halde boşamasını emretmiş ve
:
«Onu iddetinîn önünde
boşar.» buyurmuşlar.
9 - (1471) وحدثني
يعقوب بن
إبراهيم
الدورقي عن
ابن علية، عن
يونس، عن محمد
بن سيرين، عن
يونس بن جبير.
قال: قلت لابن
عمر: رجل
طلق امرأته
وهي حائض.
فقال: أتعرف
عبدالله بن
عمر ؟ فإنه
طلق امرأته
وهي حائض.
فأتى عمر النبي
صلى الله عليه
وسلم فسأله ؟
فأمره أن يرجعها.
ثم تستقبل عدتها.
قال فقلت له:
إذا طلق الرجل
امرأته وهي
حائض، أتعتد
بتلك
التطليقة ؟
فقال: فمه. أو
إن عجز واستحمق
؟.
{9}
Bana Ya'kub b. İbrahim
ed-Devrakî, İbni Uleyye'den, o da Yûnus'dan, o da Muhammed b. Sirîn'den, o da
Yûnus b.- Cübeyr'den naklen rivayet etti. Yûnus b. Cübeyr şunu söylemiş: İbni
Ömer'e : Bir adam hayız halinde olan karısını boşayabilir mi? dedim. (Bana) şu
cevabı verdi :
— Abdullah b. Ömer'i
tanır mısın? İşte o karısını hayız hâlinde boşadı. Bunun üzerine Ömer Nebi
(SaIlallahu Aleyhi ve Sellem)'e giderek meseleyi ona sordu. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona:
«Kadın (temizlik)
müddetini yenileyinceye kadar kendisine ric'at etsin!» emrini vermiş.
Ben İbni Ömer'e
(tekrar): «Bir adam karısını hayız halinde iken boşarsa bu talâk sayılır mı?» diye
sordum.
— Ne demek, (insan) âcz
gösterip ahmakhk etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi? cevabını verdi.
10 - (1471) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قال ابن
المثنى: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
قتادة. قال:
سمعت يونس ابن
جبير قال:
سمعت ابن عمر
يقول: طلقت
امرأتي وهي
حائض. فأتى
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكر ذلك
له. فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم:
"ليراجعها.
فإذا طهرت،
فإن شاء فليطلقها".
قال فقلت لابن
عمر أفحتسبت
بها ؟ قال: ما
يمنعه. أرأيت
إن عجز
واستحمق ؟.
{10}
Bize Muhammed b. el-Müsennâ
ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. İbni'l-Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b.
Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Katâde'den rivayet etti. Demiş ki:
Ben Yûnus b. Ciibeyr'den dinledim. (Dediki): İbni Ömer'i şunu söylerken
işittim:
Karımı hayız hâlinde
iken boşadım. Bunun üzerine (babam) Ömer, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
giderek meseleyi ona anlattı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşlar:
«Ona ric'at etsin, kadın
temizlendiği vakit isterse onu boşasın!»
Râvi Yûnus demiş ki :
Ben İbni Ömer'e : Sen bu talâkı hesaba kattın mı? diye sordum.
— Ona ne mâni var,
(insan) âciz gösterip ahmaklık etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi; ne
dersin? cevâbını verdi.
11 - (1471) حدثنا
يحيى بن يحيى.
أخبرنا خالد
بن عبدالله عن
عبدالملك، عن
أنس بن سيرين.
قال:
سألت
ابن عمر عن
امرأته التي
طلق ؟ فقال:
طلقتها وهي
حائض. فذكر
ذلك لعمر.
فذكره للنبي
صلى الله عليه
وسلم. فقال:
"مره
فليراجعها.
فإذا طهرت
فليطلقها
لطهرها" قال:
فراجعتها ثم
طلقتها لطهرها.
قلت: فاعتددت
بتلك
التطليقة
التي طلقت وهي
حائض ؟ قال: ما
لي لا أعتد
بها ؟ وإن كنت
عجزت واستحمقت.
{11}
Bize Yahya b. Yahya
rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. AbdiIIâh, Abdülmelik'den; o da Enes b.
Sîrîn'den naklen haber verdi.
Enes demiş ki : İbni
Ömer'e boşadığı karısı meselesini sordum da şunu söyledi: Onu hayız halinde
boşadım. Müteakiben hâdiseyi (babam) Ömer'e söylediler; o da Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'e anmış. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem);
«Ona emret de kadına
ric'at etsin! Kadın temizlendiği zaman onu temizlik devresinde boşasın!»
buyurmuşlar.
Bunun üzerine karıma
döndüm; sonra onu temizlik devresinde boşadım. Ben :
— Kadın hayızlı iken
yaptığın talâkı saydın mı? diye sordum.
İbni Ömer :
— Onu neden
saymayacakmışım; aciz gösterip ahmaklık etsem de (hiç vuku' bulan gider) mi?
dedi.
12 - (1471) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قال ابن
المثنى: حدثنا
محمد بن جعفر.
حدثنا شعبة عن
أنس بن سيرين
؛ أنه سمع ابن
عمر قال: طلقت
امرأتي وهي
حائض. فأتى
عمر النبي صلى
الله عليه
وسلم فأخبره.
فقال: "مره
فليراجعها. ثم
إذا طهرت
فليطلقها"
قلت لابن عمر:
أفاحتسبت
بتلك
التطليقة ؟ قال:
فمه.
{12}
Bize Muhammed b.
el-Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. İbni Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed
b. Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be, Enes b. Sîrîn'den rivayet eti.
Enes, İbhi Ömer'i şunu söylerken işitmiş:
Karımı hayiz hâlinde
iken boşadım. Bunun üzerine (babam) Ömer Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
giderek haber vermiş de:
«O'na emret, karısına
dönsün! Sonra kadın temizlendiği vakit boşasın !» buyurmuşlar, İbni Ömer'e :
— O talâkı hesaba kattınmı? diye sordum.
— Ne demek! (Elbette) dedi.
(1471) وحدثنيه
يحيى بن حبيب.
حدثنا خالد بن
الحارث. ح
وحدثنيه
عبدالرحمن بن
بشر. حدثنا
بهز. قالا: حدثنا
شعبة، بهذا
الإسناد. غير
أن في حديثهما
"ليرجعها".
وفي حديثهما:
قال: قلت له:
أتحتسب بها ؟
قال: فمه.
{…}
Bana bu hadîsi Yahya b.
Habîb de rivayet etti. (Dediki): Bize Hâlid b. Haris rivayet etti. H.
Bunu bana Abdurrahman b.
Bişr dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Behz rivayet etti. Her iki râvi : Bize
Şu'be bu isnâdla rivayette bulundu, demişlerdir. Yalnız onların rivayetinde :
"Kadına ric'at etsin.» Yine onların rivayetinde «Ona: Bu talâkı hesaba
katıyor musun? dedim. İbni Ömer: Ne demek (elbette) cevâbını verdi.» ibareleri
vardır.
13 - (1471) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا
عبدالرزاق. أخبرنا
ابن جريج.
أخبرني ابن
طاوس عن أبيه
؛ أنه سمع ابن
عمر يسأل عن
رجل طلق
امرأته حائضا ؟
فقال: أتعرف
عبدالله بن
عمر ؟ قال: نعم.
قال: فإنه
طلق امرأته
حائضا. فذهب
عمر إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فأخبره
الخبر. فأمره
أن يراجعها.
قال: لم أسمعه
يزيد على ذلك (لأبيه).
{13}
Bize İshâk b. İbrahim
rivayet etti. (Dediki): Bize Abdurrezzak haber verdi. (Dediki): Bize İbni
Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana İbni Tâvûs, babasından naklen haber verdi
ki, babası İbni Ömer'e hayız halinde karısını boşayan bir adamın hâli
sorulurken işitmiş. İbni Ömer (sorana) :
— Sen İbni Ömer'i tanır mısın? demiş. Soran
zât:
— Evet, cevâbını vermiş. İbni Ömer:
— işte karısını hayızlı iken o boşadı; müteakiben
Ömer, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bu meseleyi haber verdi. Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona oğlunun karısına dönmesini emir buyurmuş.
İbni Tâvûs babasını
kasdederek : «Onun bundan fazla bir şey söylediğini işitmedim.» demiş.
14 - (1471) وحدثني
هارون بن
عبدالله.
حدثنا حجاج بن
محمد. قال: قال
ابن جريج.
أخبرني أبو
الزبير ؛ أنه
سمع
عبدالرحمن
ابن أيمن
(مولى عزة)
يسأل ابن عمر ؟
وأبو الزبير
يسمع ذلك. كيف
ترى في رجل
طلق امرأته
حائضا ؟ فقال: طلق
ابن عمر
امرأته وهي
حائض. على عهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم. فسأل
عمر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم؟ فقال:
إن عبدالله بن
عمر طلق
امرأته وهي
حائض. فقال له
النبي الله صلى
الله عليه
وسلم:
"ليراجعها".
فردهاوقال: " إذا
طهرت فليطلق
أو ليمسك". قال
ابن عمر: وقرأ
النبي صلى
الله عليه
وسلم:{يا أيها النبي
إذا طلقتم
النساء
فطلقوهن في
قبل عدتهن} [ 65 /
الطلاق /
الآية 1].
{14}
Bana Hârûn b. Abdillâh
rivayet etti. (Dediki): Bize Haccâc b. Muhammed rivayet etti. (Dediki): İbni
Cüreyc şunu söyledi : Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi ki, Azze'nin âzâdlısı
Abdurrahmân b. Eymen'i İbni Ömer'e sorarken işitmiş. Abdurrahmân :
— Karısını hayız hâlinde
iken boşayan bir adam hakkında ne dersin? diye sormuş; bu konuşmayı
Ebu'z-Zübeyr de işitiyormuş. ibni Ömer şu cevâbı vermiş:
— Resûlullah {Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) zamanında İbni Ömer hayız halindeki karısını boşadı. Ömer (bu
meseleyi) Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e sorarak: Hakîkaten
Abdullah b. Ömer karısını, hayızlı olduğu hade boşadı; demiş. Nebi {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
ona:
«Oğlun karısına dönsün!»
diyerek kadını (bana) iade etmiş ve:
«Kadın temizlendiği
vakit onu boşasın yahud (nikâhında) tutsun!» buyurmuşlar. İbni Ömer:
«Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) :
(Ey Nebi! Kadınları
boşayacağınız zaman iddetlerinin önünde boşayın!} [ Talak 1 ] âyetini de
okumuş.» demiş.
(1471) وحدثني
هارون بن
عبدالله.
حدثنا أبو
عاصم عن ابن
جريج، عن أبي
الزبير، عن
ابن عمر. نحو
هذه القصة.
{…}
Bana (yine) Hârûn b.
Abdillâh rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Âsim, İbnü Cüreyc'den, o da
Ebu'z-Zübeyr'den, o da îbni Ömer'den bu kıssanın benzerini rivayet eyledi.
(1471) وحدثنيه
محمد بن رافع.
حدثنا
عبدالرزاق.
أخبرنا ابن
جريج. أخبرني
أبو الزبير ؛
أنه سمع
عبدالرحمن بن
أيمن (مولى
عروة) يسأل
ابن عمر ؟
وأبو الزبير
يسمع. بمثل حديث
حجاج. وفيه
بعض الزيادة.قال
مسلم: أخطأ
حيث قال: عروة.
إنما هو مولى
عزة.
{…}
Bu hadîsi bana Muhammed b.
Râfi' dahî rivayet etti. (Dediki): Bize Abdürrezzâk rivayet etti. (Dediki):
Bize İbni Cüreyc haber verdi. (Dediki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi ki,
Urve'nin âzâdlısı Abdurrahmân b. Eymen'i, İbni Ömer'e sorarken Ebu'z-Zübeyr
dinliyormuş. Hadîs Haccâc'ın rivayeti gibidir. Yalnız bunda biraz ziyâde
vardır.
Müslim der ki: «Urve
diyen râvi hatâ etmiştir. Bu zât ancak Azze'-nin âzâdlısıdır.»
İzah:
Bu hadîsi Buhari
«Talâk» bahsinin bir-iki yerinde, Ebû Dâvud ile Nesâî dahî «Talâk» bahsinde
muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Tahâvî onu sekiz tarîkten rivayet eder,
Görülüyor ki, hadîsin
bütün rivayetleri Abdullah b. Ömer (Radiyallahu anh) Kıssasına âiddir. Hz.
Abdullah'ın boşadığı karısının ismi Âmine binti Gifâr'dır. Bâzıları Âmine binti
Ammâr olduğunu söylemişlerdir. îmam Ahmed b. Hanbel'in Müsmedinde bu kadının
ismi Nevâr diye zikredilmiştir. İsminin Âmine, lâkabının da Nevâr olması
muhtemeldir.
Nevevî diyor ki : «İbni
Ömer'in bu hadîsinde kendisine ricat emri verilmiş; karısını o hayızdan sonra
gelen temizlik devresinde değil de daha sonra gelen temizlik devresinde
boşaması tenbih edilmiştir. Acaba bu geciktirmenin faydası nedir? denilirse
dört vecihle cevap verilir:
1- Kadına ricattan
maksat boşama olmasın diye talâk ikinci
temizlik devresine te'hîr edilmiştir. Bu sebeple kadını, içerisinde talâk helâl
olacak bir müddet nikâhında tutması vâcib olmuştur. Nikâhında tutması ric'atın
faydası görülmek içindir. Ulemâmızın cevâbı budur.
2- Bu te'hir ona bir
ceza ve günahına tevbe olmak içindir.
3- İçerisinde karısını
boşadığı hayızdan sonra gelen temizlik devresi, o hayızla birlikte bir kur
gibidir. Binâenaleyh o temizlik devresinin başında boşasa, hayız halinde
boşamış gibi olur.
4- Te'hîr, kadınla uzun
müddet beraber kalsın diyedir. Zira bu müddet zarfında onunla cima' ederek
talâk sebebinin ortadan kalkması me'muldur.» Kaadî Iyâz'a göre İbni Ömer (Radiyallahu anh)'ın (fe meh) sözünden
murâd istifhamdır. (Meh) kelimesinin aslı (mâ) olup (elif) (ha) ye tebdil edilmiştir.
Ve: «Ben bu talâkı hesaba katmazsam ne olur?» mânâsına gelir. Maamâfih bu
kelimenin zecir mânâsına kullanılmış olması da ihtimâl dahilindedir. Bu
takdirde maksad: «Böyle konuşmaktan vazgeç! Talâk vaki' olduğunda şüphe
etme!» demek olur.
«Aciz gösterip ahmaklık
etse de mi?» cümlesi de Hz. İbni Ömer'in sözüdür. Bu sözü ile kendini
kasdetmiştir. Nitekim bir rivayette: «Aciz gösterip ahmaklık etsem de mi?»
demiştir. Hattâbî'ye göre bu cümlede hazif vardır. Mânâsı: «Aciz gösterip
ahmaklık etse de onun bu aciz ve ahmaklığı yapmış olduğu talâkın hümünü ıskat
eder mi?» demektir. Nevevî bu sözün bir istifhâm-ı inkârı olduğunu söylemiştir.
Bu takdirde mânâ: «Evet, talâk hesaba katılır; onun aczi ve hamakatı buna mâni'
değildir.» demek olur. Kirmani: «İhtimâl buradaki (in) edatı nefi içindir. Yâni
îbni Ömer ne aciz göstermiş, ne de ahmaklık etmiştir; mânâsını ifâde eder.»
diyor. Ona göre bu cümle ile: «îbni Ömer çocuk veya deli değildir ki, talâkı
vâki' olmasın.» denilmek istenmiştir. Çünkü aciz çocuğun, ahmaklık da deliliğin
lâzımıdır. Cümlede lâzım zikredilmiş, melzum murâd olunmuştur. Kirmânî
cümledeki (in) edatının (enne)den muhaffef olmasına da ihtimâl vermekte de :
«Edatın (en) şeklinde rivayeti sahîh olsa mânâ daha zahirdir» demektedir. Bu
cümle hakkında daha başka te'vîller yapanlar da olmuştur.
Hadîsin ilk
rivayetlerinde geçen :
«işte kadınların
kendisi için boşanmasını Allah (Azze ve Celle)'nin emrettiği iddet budur»
cümlesi ile :
«Ey Nebiler, kadınları
boşamak isterseniz iddetlerini karşıladıkları halde boşayın!» [ Talak 1 ]
âyet-i kerimesine işaret olunmuştur. Bu âyetin kimin hakkında indirildiği
müfessirler arasında ihtilaflıdır. Vâhidî'nin Katâde yolu ile Hz. Enes'den
rivayetine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem} Hz. Hafsa'yi boşadığı vakit
inmiştir. Bir rivayete göre Hz. Abdullah b. Ömer hakkında, başka bir rivayete
göre: Abdullah b. Ömer'le, Ukbe b. Amr Tufeyl b. Haris ve Amr b. Saîd
haklarında nazil olmuştur.
Âyet-i kerîmedeki
iddetlerini karşılamadan murâd: Kadınları münasebet-i cinsiyyede bulunmamak şartı
ile temizlik devresinde boşamak ve iddetleri geçinceye kadar yanlarına
varmamaktır. Ahsen-i talâk da budur. Yalnız bu hüküm medhûlün bihâ (yâni cima'
edilen) kadınlar hakkındadır. Cima' edilmeyen kadınlara iddet yoktur.
Müslim'in son
rivayetinde âyetin sonu İbni Ömer'le İbni Abbâs (Radiyallahu anh) kıraatlarına
göre tesbit edilmiştir. Fakat bu rivayet şâzzdir. Şâzz kıraat için bilicmâ'
Kur'ân hükmü verilemez.